- birikinti
- сущ.1. скопление, сосредоточение2. куча, груда (мусора, отбросов и т.п.)3. геол. намыв
Azərbaycanca-rusca lüğət. Dörd cilddə. Bakı, “Şərq-Qərb”. M.T.Tağıyev . 2006.
Azərbaycanca-rusca lüğət. Dörd cilddə. Bakı, “Şərq-Qərb”. M.T.Tağıyev . 2006.
birikinti — is. Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu. R. Enis Birleşik Sözler birikinti konisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
birikinti konisi — is., coğ. Dağlık bölgelerden, yamaçlardan suların getirdiği kum veya taş parçalarının bir düzlükte oluşturduğu yelpaze biçimindeki yığın … Çağatay Osmanlı Sözlük
SUBRE — Birikinti, yığın … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gölet — is., hlk. 1) Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet 2) İçinde ham deri ıslatılan taş havuz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyı dili — is., coğ. Bir körfezin önünü kapatan, denizle küçük bir bağlantısı kalabilen, kum ve çakıl karışımı birikinti, sahil kordonu … Çağatay Osmanlı Sözlük
koni — is., mat., Fr. cône 1) Durağan bir noktadan geçen ve kapalı bir eğriye dayanarak hareket eden bir doğrunun çizdiği yüzey, mahrut 2) sf. Bu biçiminde olan 3) Çembersel bölge üzerindeki her noktanın çember düzlemi dışındaki bir nokta ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lığlamak — nsz, hlk. Sel, akarsu, ince çamur, birikinti getirip yığmak … Çağatay Osmanlı Sözlük